31 Ekim 2023 Salı

0

Biri Olmak

Daha çocukken ilk tanıştığım şey kibirdi, alçak gönüllüğüm bundan zannediyorum.
Ben herkesin alfabeyi öğrenmekte zorlandığı yaşta, bir zorbayla nasıl mücadele edilir'i öğrenmek zorundaydım.. İftiranın, yalanın içinde büyüdüğümden, bedeli ne olursa olsun karşısında dimdik durmayı iyi biliyorum.. Şimdi bu yüzden belki biraz tahammülsüz, aksi, patavatsız denecek kadar açık sözlü biriyim.  Kötülüğü gördüm, iyiliği seçmedim çünkü kötülüğe yalnızca kötülükle karşılık verebilirsin ya da o kötüyü, kötülüğü görmezden gelerek. Kabul etmesem de, bu da beni bugün gerçekçi yapan şey. Yine onlardan olmamaya çalışırken öğrendim.

Ben onların kötü niyetleriyle, kör cahillikleriyle savaşırken nasıl olacağımı, kendimi nasıl eğiteceğimi, büyüteceğimi bilemedim ve bunca karşı gelişin benim için neye malolacağını öngöremedim. Bütün işim gücüm'' nasıl biri olmayacağımla, ne olmayacağımla'' ilgiliydi. Nasıl zarar görmem, Nasıl kendimi ve sevdiklerimi korurum. 
Etrafıma hiç durmadan koza ördüm de ördüm. Durursam yara alırdım biliyorum, durmadım.

Ama içlerinde öyle bir şey var ki, öyle bir an..
Benim savunmasız bırakan, duvarlarımı yıkan.
Daha sekiz yaşındaki bir çocuğu gözünde yaşla, 
Yüreğinde kaygıyla uykusundan uyandıran bir şey..
Bir rüya aslında bir kabus.
Yıllardır kabus olarak gördüğüm tek şey.
Kabus şöyle başlayıp, şöyle bitiyor.

''Çok karanlık bir yere, kulağımı sağır eden bir sessizlikle beraber inmeye zorlanıyorum. 
Ayaklarımla nereye bastığımı kontrol ederek, ağır adımlarla. Sonrasında kör bir karanlığın içinde bir ışık görüyorum. Işık birini aydınlatıyor, bir adamı.. Bana dönüp gülümsüyor, Bu gördüğüm en kötü, en pis gülümseme. Benden isteği olan bir gülümseme, istediği şeyi alacağını bilen bir gülümseme.  Ayaklarım daha da ağırlaşıyor ama ona adım atmak zorundayım, direnmiyorum biliyorum işe yaramayacak, adım atıyorum. ''


Sonra uyanıyorum ve bir daha uykuya dalamıyorum. 
Bu daha sekiz yaşında bir kız çocuğunun rüyası..
Bir istismarın rüyası.. 
Sebep olanları biliyorum, affetmiyorum.
Bugün bile hala normal bir günün içinde, yüreğimi ansızın bu his kaplayıveriyor.
Savuşturamıyorum. Dakikalarca ..
Boğazımda büyüyor ha büyüyor.

Yıllardır bildiğim, maruz kalarak öğrendiğim, 
Belki mecalim yokken dahi karşı çıktığım, 
Direndiğim ve karşı çıkarken olduğum kişi..
33 yıllık mücadelenin, savaşın eseri..
Bugün beni ben yapan her şeye bazen şefkatle sarılabiliyorum, 
Bazen ittiriyorum bu kişiyi duymuyorum, tanımıyorum, görmezden geliyorum.
Sonra şefkatimi kendimden bu kadar esirgerken, 
Kendimi hor görmeyi ne kadar kolay yapıverdiğime şaşakalıyorum.
Ve görüyorum ki bu da sürece dahil ve hatta normal, herkeste biraz bundan var.
Yalnız olmadığım için sevinmiyorum ama biliyorum yalnız değilim.
Bu bana çare olmuyor ama yatıştırmaya yardımcı .. ''Yalnız Değilim''

Kendimden özür diliyorum,  
Çabayla, kararlılıkla, iradeyle .
Önemsiyorum çünkü önemli, önemliyim. 
Vazgeçiyorum. 
Sonra içime dönüp, kendime daha sıkı sarılıyorum. 
Bunu daha sık yapmalıyım, öğrenmeliyim.
Bir bakmışım vazgeçmekte beni değiştirmiş. 
Vazgeçmenin iyileştirici etkisini hatırlatıyorum.
Öğrendim ki değişmek kötü değil ve aslında değişmek zorunda da değilim.
Kendim olduğum ve kendim olmaya izin verdiğim her şey için mutluyum.
Belki keyfim yerinde değil ama mutluyum..

13 Şubat 2023 Pazartesi

2

Tüp Mide Ameliyatı Olmaya Nasıl Karar verdim !

Merhabalar. 

Elbette bu kararı ''hızlı kilo vereyim, kendime dur diyemiyorum'' gibi rahatlıkla vermedim.. Beni tanıyanlar bilir son derece de pimpirikli bir insanım bu sebepten ameliyattan hep kaçındım.''Hatta mideyi alıyorlar ya iradeyi değil, mide tekrar büyüyebilir, kendiniz kilo verin'' diye apır sapır konuştum. Annem 8 sene önce bu ameliyatı olmasına ve hep tavsiye etmesine, süreci bilmeme rağmen.. 

32 yaşındayım 117,5 kg olarak ameliyata girdim. Artık diyetle, sporla da çok yavaş kilo verebildiğimi farkettim. Vücudumda iyiden iyiye belirginleşen varislerim olmaya başladı. Göğüslerim büyük o sırt ağrıları ve kamburlaşmaya başlamaktan bahsetmiyorum. Ayriyetten kardeşim TYPE 1 diyabet. Bir değişim istediğim netti. Kafamda ameliyat fikri belirginleşmeye başladı. Diyet geçmişim, spor geçmişim, akupunktur , herbalife her birinde kısa süreli kilolar verildi, alındı. Doktor araştırmaya başladım. Seneler içinde kendini ve yöntemlerini dünyaya ispatlamış bir doktor buldum. Gittim, danıştım. Bir diyetisyen eşliğinde bana süreci iyi ve kötü yönlerini anlattı, ameliyattan sonraki 5 ay boyunca bana ''kontroller ve diyet kontrolü konusunda eşlik edeceklerini söylediler. İkna olmama rağmen 7 ay sonra ameliyatımı oldum. (İçimde de ikna olmam gerekir :) )

Ameliyata ağlaya ağlaya gittim, çıktım küfürler falan ediyordum. Anestezinin etkisini atmaya çalışırken bolca yürüyorsunuz ve ben tam bir Zeki Müren şeklinde ''Kilolu olmak şerefsizlik değildir'' sloganlarıyla yürüdüm.. Ah benim canım annem bordo bereliymiş, komandoymuş.  Ben pimpirikli olduğum için bana zordu ''ah dikişime bi'şey mi olur, vah direnim çıkarsa, ciğerlerimi yeterince açamazsam'' ama hastaneden çıkalı tam bir hafta oluyor ve yeni midemle, yeni hayatım, yeni başlıyor. (3Y) 

Çok şükür iyiyim, sıvı besleniyorum, bir hafta daha sıvı beslenmemin ardından püre beslenmeye geçeceğim. İnanamıyorum insan gibi yumurta ve peynir falan yiyeceğim.(Püre ama olsundur)

Hal böyle iken ve bunca sıkıntılar çekilmişken kendime güzel bir vücut borçluyum artık. Ben yine kendimi seviyordum ve beğeniyordum. Kilolu olmak benim için bir çeşit kalkandı ama söylediğim gibi güzellik fikriyle girmedim bu yola. Şimdi yeni kalkanlar bulmak,denemek durumundayım. 

Hem coğrafyamızın mutfağından uzak olacağım işte , kilo vermek için mük. bir yer..

Her şeyi yeniledim, bu da şarttı.







4 Haziran 2021 Cuma

1

This Is Us❤

Tek düze dizilerden ve onların aynı tür içeriklerinden bunalanlar toplaşın.
   Tüm zamanların en samimi dizisini yorumlamadan geçmek istemedim. En sevdiğim dizi(Sanırım) Dizinin en büyük olayı izleyicisiyle kurduğu bağ, Türk versiyonu yapıldı elbette ama asla olmadı, olmaz. Saçma sapan tek kullanımlık dizilerin aksine evire çevire izleyeceğiniz ve saatlerce konuşmak isteyeceğiniz bir dizi THİS İS US. Tavsiyelerine güvendiğim biri aracılığıyla izlemeye başlamıştım ama daha sonra benim için sadece bir dizi olmaktan çıktı.
   
Abd'li orta sınıf bir aileyi konu alan this is us kurgusu ile dikkat çekiyor.
Bugün 36 yaşına giren biri evlatlık üçüz çocukların geçmişten bugüne nasıl geldiklerini ve bugün ki yaşantılarını en sade haliyle bize aktarıyor. Bunu yaparken ailenin aldığı kararların çocukları nereye sürükleyeceğini gösteriyor. Birbirine olan bağlarını, desteklerini ve kırgınlıklarını da ..

Diziyi yakınlarıma önerirken antidepresan gibi dizi der, kısadan bir tanıtırım. 
İzlemeyen oldumu da incinirim. Her bölüm güldürür, içinizi ısıtır, kahkaha attırır, belki bir pıt ağlatır, Dağıtırken toparlar, özendirir ve een önemlisi öğretir. 
Mizah desen kaliteli, dram desen hakezaa.

 Mantıken ilgi çekici bir olay örgüsü yok, ağır dram sahneleri, büyük entrikalar yok ama nasıl oluyorsa insanı kendine o kadar bağlıyor ki bir oturuşta dört bölüm birden izliyorsun.. Diziyi bir kategoride sunup sen izle seversin, diyemiyorum, herkes sever, herkes sevecek bir şey bulur.
Karakterlerin yaşantılarıyla ve çabaladıklarıyla kendinizde ortak bir taraf bulursanız dağıtır da.

Jack'in muhteşem aile babalığını, Rebacca'nın kontrol manyaklığını, Randall'ın mükemmelliyetciliğini, Kevin'nın geride kalmışlık hissini, Kate'ın geçmişinin bahsini dahi geçirmeyişini ve William'ın her sahnesinde o mahçupluğunu, ya Toby , ya Beth .. 
hepsini, hepsini kendinizle içselleştiriyorsunuz. 

Hataları, kusurlarıyla ve eksikleriyle de mükemmeller.
Kızlar Jack'e bayılacaksınız. Beyler siz de ayrı bayılacaksınız.
Jack ve Rebecca ideal çiftiniz olacak.
Beth ve Randall yahut Kate ve Toby.. Belki bir tek Miguel'e kızacağız
 ilerledikçe ama onu da seveceğiz. Öyle bir dizi işte.

jACK'in Her şey ve herkes için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması, denerken başarması ya da kaybetmesi ama hep yılmadan denemesi, yorulması, dinlenme yöntemleri ve bildiği gördüğü ne varsa çocuklarına aşılaması..
.JACK 
 Onları izledikçe hep büyük bir aile olmak isteyeceksiniz.
Dizi bitince hüzünlü ve umutlu bir çift gözle ''Vay be, ben böyle bir şey izledim diyeceksiniz.'' 
Size Söz.

"Final sezonu yeni bitti bu kucuk eklentiyi yapmak istedim. Jack yerine Migueli sahiplendiren Toby yerine Philipi sevdiren bu dizi. Cok agladim duygularim cok taze, sahaneydi"



4 Kasım 2020 Çarşamba

0

Yepyeni Ford Puma: Şehirli Bir SUV!


Ford’un yeni SUV otomobili Yepyeni Ford Puma; modern, şık ve cesur görümüyle dikkat çeken bir tasarımla karşımızda. Alışılan SUV tipi araç görünümü aksine fazlasıyla modern, zarif ve şık görüntüsüyle şehir trafiğinde dikkatleri üzerine çekiyor. Metropolde alışık olmadığımız kadar şık bir SUV tasarımı ile şov yapan Yepyeni Puma, asfalt zemin dışında da yüksek performansıyla şaşırtıyor.

7 ileri otomatik vitese sahip Yepyeni Puma, Ecoboost Hybrid motor teknolojisi ile çevreci ve yenilikçi bir duruş sergiliyor. Bu teknoloji gerektiğinde benzinli motorun elektrikli bir motor ile desteklenerek yakıt tasarrufuna ve uzun mesafeleri düşük emisyonla kat etmenize imkân sağlıyor. Yüksek performansına rağmen klasik motorlara göre CO2 emisyonu ciddi ölçüde düşük.


Sınıfının En Büyük Bagaj Hacmi
Zarif görünümünün aksine, sınıfının en büyük yıkanabilir bagaj hacmine sahip. 80 litrelik su geçirmez ve tahliye tapası olan ekstra bir Megabox’ı sayesinde ek depolama alanı yaratarak, özellikle sporseverler için kolaylıkla muhafaza edilebilir bir alan oluşturuyor. 
Ayrıca sadece sizin değil evcil hayvanınızın da konforu düşünülmüş ve Hayvan Dostu olarak tasarlanmış. 

Güvenlik ve Park
Teknolojik yeniliklerle donatılmış Yepyeni Puma’nın Adaptif Hız Kontrol Sistemi ayarladığınız takip mesafesine paralel olarak trafiğin akış hızına göre hızınızı ayarlayarak takip mesafesini koruyor. Olası tehlike durumlarına karşı Acil Durum Manevra Destek Sistemi,Adaptif Hız Kontrol Sistemi, Şerit Takip Sistemi ve Hizalama Asistanı gibi pek çok teknolojiyi destekleyen Ford Co-Pilot360 özelliği mevcut. Geri Görüş Kamerası, Gelişmiş Otomatik Park Sistemi, Çapraz Trafik Uyarı Sistemi ile şehrin yoğun ve dar alanlarında bile park etmeyi fazlasıyla kolaylaştırıyor.



Kişiye Özel Sürüş Modu
Normal, Eco, Spor, Kaygan Zemin ve Arazi olarak 5 farklı sürüş modu var. 12.3” Dijital Gösterge Panelinde seçtiğiniz her mod için farklı bir tema rengi mevcut.
Ayrıca seçilebilir sürüş modları sayesinde gaz tepkisi, direksiyon hassasiyeti ve vites değiştirme ile ilgili tüm alışkanlıklarınıza uygun bir sürüş modu da belirleyebilirsiniz. Yepyeni Puma, sizin stilinize göre bir yol bularak size özel ve ayrıcalıklı hissettiriyor. 

İsterseniz müziğin ritmi, isterseniz mesaj içeriği!
Kalitenin karşılığı B&O Ses Sistemi teknolojisi ile 575 watt’lık ses sistemine sahip. Dijital hayattan ve telefondan kopmak istemeyenler de fazlasıyla düşünülmüş. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan isterseniz sesli komutlarla müziğinizi kontrol etmenin tadını çıkarın, isterseniz de metin mesajlarınızı Yepyeni Puma size sesli olarak okusun. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan konforlu ve güvenli yolculukların keyfini sürün.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Ekim 2020 Pazar

0

Kombucha ''Kombu Çayı''

 



İLK DEMLEME İÇİN GEREKENLER

  • 2 litre içilebilir su
  • 2 poşet siyah çay
  • ½ bardak toz şeker 
  • ½ bardak kombu çayı ve kombu mantarı 







 Nasıl Yapılır?

Suyun yarısını tencereye alın ve ocağı yakın.

İçerisine poşet çayları ve şekeri de ekleyin.

Kaynadıktan sonra altını kapatın.

Çay poşetlerini içinden alıp çayı cam bir kavanoza aktarın.

Kalan suyu çaya ekleyin ve demlenip dinlenmesi için en az 2 saat bekletin.

Ardından mantar ve kombu çayıda kavanoza ilave edin.

Üzerini ince bez ya da tülbent ile kapatın.

8 gün güneş almayan oda sıcaklığına uygun bir ortamda bekletin.

Fermantasyonu başlattığımız kombucha'mızın tarihini yapışkanlı kağıt ile kavanozun üzerine iliştirin yahut akıllı telefonunuzu kurun.

8 gün sonra kavanozu, 4 gün de buzdolabında bekletin.

(Mantar uzun süre beklettiğiniz taktirde yeşillenmeye ve küflenmeye başlayacaktır.)

12 günün ardından kombucha’nız içime hazır.

12 GÜN SONRA

Artık hazır olan kombucha'nızı süt süzgecinden geçirin.

Çayın tortusunu tutmuş olma ihtimaline karşın suyun altında şöyle bir yıkayın.

Mantarınızı yeniden demlenmek üzere cam kavanoza alın.

Siyah çayı daha önce demlediğiniz gibi demleyin ve mantar ile buluşturun.

Yeni 12 günlük serüveniniz başladı.

(İkinci ve sonraki tüm demlemeler için sadece mantarınız maya görevi görecektir, kombu çayı eklemenize gerek kalmadı.)

DİĞER BAZI DETAYLAR

Günün her vakti içilebilir.

Mantara metal bir gereçle temas etmeyin.

İçmeye başlamadan bolca araştırın.

Kronik rahatsızlıklarınız varsa doktorunuza danışarak tüketin.

Hamile ve gebeler, mide rahatsızlıkları olanlarda danışmalıdır.

İçime hazır kombuchanızın ağzını kapalı tutarsanız asiditeyi korursunuz.

Asiditeyi artırmak adına kök zencefil ve çubuk tarçın ilave edebilirsiniz.

 Tadını sevmezseniz dilediğiniz meyve ve baharatla içimi rahat hale getirebilirsiniz. Ben karanfil ve elma, muskat ve portakal, zencefil ve limon gibi tatları harmanlayarak farklı tatlar oluşturuyorum. Böylelikle herkes çok seviyor. Yeşil çay, oolong çayı,hibiskus, nane çaylarıyla da farklı demlemeleri mevcuttur. Sorular ve sipariş için yazınız.





9 Eylül 2020 Çarşamba

0

Çocuğunuz süt sevmiyor mu? Sütü Sevdirecek harika bir tarifim var!

 


Dün bir arkadaşıma çaya davetliydim. Öğleden sonra olduğu için çocukları evdeydi. Ben de giderken onların sevebileceği lezzetli bir şeyler almak istedim. Ufak tefek atıştırmalık yiyeceklerin yanında marketten en sevdiğim markanın ambalajlı sütünü aldım. Süt, bizim evde çok tüketildiği için artık her alışverişlerimde sanırım hiç düşünmeden sepete ekliyorum.

Evlerine gittiğimde arkadaşım torbaları boşaltırken sütleri kendime aldığımı sanınca biraz şaşırdım. Meğer çocukları süt “sevmezmiş”. Benim düşünceme göre, çocuklar bir gıdayı, bir yiyeceği sevmediğinde bu gerçek fikir değil, bir etkilenme veya zorlanma sonucu oluyor. Yani çocuğu yemesi veya içmesi için zorlarsan o çocuk o gıdayı bir daha tüketmeyebiliyor. O yüzden çocukları serbest bırakmak, sıkmamak, o gıdayı farklı tarif ve formlarda denemelerini sağlayarak onlara sevdirmek lazım. Hele ki konu beslenme için olmazsa olmazlardan süt ise….

Arkadaşımla sohbet ettiğimizde  çekinerek ambalajlı sütleri pek kullanmak istemediğini söyledi. Nedenini sorduğumda ise besin değerinindüşük olduğunu duyduğunu ama bunu da araştırmadığını, tamamen kendi fikri olduğunu söyledi. Hızlıca bir google’layarak onunla birkaç araştırmayı paylaştım.  Çıkan sonuçlar,onu şaşırttığı kadar beni de şaşırttı. Zira bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Bu vesileyle arkadaşıma da teşekkür ederim yeni şeyler öğrenmemi sağladığı için. 

Araştırmam sonucunda edindiğim bilgileri kısaca sizinle de paylaşmak istedim. Süt özelikle 1-4 yaş döneminde zihinsel gelişime katkı sağlıyor. Çocukluk ve ergenlik döneminde güçlü kemik ve diş oluşumunu sağlıyor.  Sonraki dönemlerde yani gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin sağlıklı gelişimi için gerekli vitamin ve minerallerin vücuda alınmasına ve bebeğin kemik gelişimine yardımcı oluyor. 

Hamilelik dönemlerinde annelerin çoğunda yaşanan kemik ve diş problemlerinin oluşumunu önlüyor. Yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde ise yaşanması olası olan kemik problemlerinin önüne geçilmesinde etkili rol oynuyor. Vücudun ihtiyaç duyduğu protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini gibi birçok besin öğesini de içinde barındıran süt sağlıklı ve kaliteli yaşamın anahtarı diyebiliriz. Eğer siz de yaşamınızı daha kaliteli sürdürmek, olası sağlık problemlerinin önüne geçmek istiyorsanız her gün az 2 bardak süt ve 1 porsiyon süt ürünü tüketmenizi öneririm. Uzmanlar yetişkin ve yaşlıların da ortalama 2 bardak süt içmelerini öneriyorlar. Hal böyle olunca aslında sütün günlük beslenmemizde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.



Ambalajlı Sütler Nasıl üretiliyor?

Ambalajlı sütler, ısıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’ne uygun ısıl işlem geçirerek ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan tesislerde üretiliyor. 

Isıl işlem, dünya çapında tüm sütlere uygulanan bir yöntemmiş meğer. Bu işlemin  amacı, sütün besleyiciliğinden ve içeriğindeki vitaminlerinden de herhangi bir kayba uğramadan, insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenlerin tamamen uzaklaştırılmasıymış. mış.
Bu arada aranızda çiğ süt kullanan varsa diye çok ama çok önemli bir bilgi eklemek istiyorum. Çiğ olarak tüketime sunulan açıkta satılan sütler biliyorsunuz sokakta, dükkan önlerinde, mağaza kapılarında filan satılıyor. E tabii soğuk zincir de hak getire! Bu sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artıyor. Bu zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla evlerde kontrolsüz bir şekilde uzun süre kaynatılıyor ve bu yüzden vitamin-mineral kayıpları ambalajlı sütlere göre daha fazla oluyor.

Özetlemek gerekirse; kendi sağlığınız ve çocuğunuzun sağlığı için her yerden süt almayın, çiğ süt almayın, denetimden geçmeyen sütü doğal sözüne kanıp eve sokmayın. Çocuklarınızı da onu sevmiyor, bunu sevmiyor diye şartlandırmayın. Sadece neyi nasıl sunacağınızı bilin ve çocuğunuza, yeni şeyler denemesi ve sevmesi için her zaman şans verin.  Çocuğunuza sütü sevdirecek bir tarifle bu yazımı sonlandırıyorum 
Şimdiden hepinize afiyet olsun.

Çilekli& muzlu Smootie Tarifi:
• 10 adet çilek,
• Yarım olgunlaşmış muz
• 1/2 bardak kutu süt, 
• 2 küp buz.
• Çocuklar için hazırlıyorsanız 1 tatlı kaşığı bal
Yukarıdaki karışımı 1 dakika blender’dan geçirin ve şahane bir yaz içeceğiniz hazır! 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Ağustos 2019 Cuma

0

Şu Kadın Cinayetleri Meselesine Artık Kökten Çözüm Getirmesek mi ?

Emine Bulut.
Emine'den önce kim vardı hatırlıyor muyuz?
Emine'den sonra Emineyi hatırlamayacağımız gibi.. Hayır.
İlk önce Emine restoranın içinde can havliyle gezelerken aklımıza yardım etmekten evvel
görüntü çekmek geliyorsa bundan vazgeçeceğiz. İlk yardım bileceğiz, iş yeri açmanın, bir yerde çalışabilmenin ön koşulu olacak ilk yardım.
Kadın kanlar içinde ayakta durmaya çalışırken, kendi tabiriyle ölmek istemezken video çekmeyeceksiniz, siz haberci değilsiniz ruh hastaları. Haberciler bile böyle durumlarda mesleğinden önce insanlığını gözeterek hareket eder. Bu insanlar sizin şovunuzun aracı değil.
Daha sonra kadınlar bilinçlenecek. Kadın bilinçlenmedikçe onu ne devlet, ne ailesi, ne çevresi koruyamaz. Bu katiller güya devlet korumasındaki kadınları da öldürüyor, malum. Emine buluşmak için kalabalık bir yeri, gündüz vakti seçti mesela, önleyemedi malesef. Kadınlar bilinçlenmedikçe bu cinayetlerin önüne geçilemez. Bu iğrenç zihniyeti eğitmedikçe, olmaz.. Eğer acilen eğitilmezsek ve eğitemezsek daha ileriyi göremeyeceğiz. Profil karartmaktan, olay yerinde çekim yapmaktan, durup üzülmekten başka bir şeyler yapabilelim ki bir sonra ki cinayet olmasın. Biz bilinçlenelim ki yerle bir edelim şunların cehaletini, yeni baştan yazalım ahlak anlayışını, devirelim bunca acıya sessiz kalan iktidarları. Emine'nin yardım çığlıkları, ismini okuyup geçmekten daha çok canınızı yaktı belki evet kızının yalvarışları kulağımızdan uzun süre silinmeyecek hatta ama bilmeliyiz ki öldürülen kadınların hiçbiri ölüme koşarak gitmedi. Duyar kasmayı bırakıp, harekete geçeceğiz. Kendinden, çevrenden başla. Anla ya, anlaman yeter, gör, görmen yeter. En yakınındaki kadını o zorbaya karşı savun. Böyle böyle başlayalım, Dışarıda bir kadın dayak yerken gören tüm kadınlar ve hatta erkekler o caninin üzerine yürüyelim. Şu hashtag'lere son verelim. Kadına şiddete dikkat çekmeyelim artık,kalkan olalım. Bu katlanılamaz vicdan, namus, ahlak, beka anlayışına artık eylemsel yön vermeliyiz. Kadını değersiz kılan, erkekten daha aşağı ve güçsüz gösteren her halinizden nefret ediyorum. Bu lütfen son olsun..