Breaking Bad izledin mi ?
Aaa izlemedin mi?
Sen nasıl izlemezsin?
Al izledim. Hiç bir bok katmadı, sinirden başka.
Altmış iki bölüm boyunca küfrede küfrede sabredebilir misiniz ? Ben sabrettim Yo.
Dizi yorgunuyum yeminle.
Sevmeyeceğimi bile bile kolumda serumlarla sabredip bitirdim.,
Sırf benim istediğim gibi bir son olduğunu görebileyim inadıyla sabrettim.
İzleyenlerinin, koşulsuz bir biçimde Walter White fanatiği olduğu ve yine izleyenlerinin, izlemeyenleri adeta metamfetamin'le zehirlemek istedikleri dünyanın en korkunç izleyici kitlesine sahip dizisidir benim nazarımda. Dizi izlerken altta ki yorumları okumak asla adetim değildir ama bir şekilde kahretsin ki o lanet yorumlara gözüm takıldı, takılma sebebi de beni izlemeye zorlayan kişilerdi. Herkes mi aynı düşünür bir dizi hakkında ya, böyle bir şey olabilir mi ya!
Diziyi birkaç sene evvel izleseydim bu kadar beğenildiğini bilmeden ve yorumları hiç görmeden belki sevebilirdim. Belki! İtiraf etmeliyim beni irite eden ''Diziyi izleyip Walter White'ı sevmek'' şartı.
Breaking Bad'i yazmaya beşinci sezonun başında karar verdiğim için sezon sezon inceleyemeyeceğim. Kişiler, bazı dikkat çekici olaylar ve sahneler ve görüntü üzerinden yaklaşacağım. Elbette spoiler içerecek çünkü Breaking Bad izlemeyen son insan bendim.
Pek değerliniz Walter White nam-ı diğer Heisenburg
(Nam salmayı pek sevdiği için boş geçmeyim dedim) İlk bölümdeki Walter White ve son bölümdeki Heisenburg'un karakter gelişimindeki gibi bir örgüyü henüz hiçbir dizi film veya sinema filminde bu kadar derinlemesine izlemedim. Açık olmak gerekir ki; bile bu dizinin böyle sevilmesi için aslında yeterli. Walter'ın o karanlık dünyaya kimi zaman gönüllü, kimi zaman zorunlu olarak girmesi ama nasıl girerse girsin, karanlık tarafı hep çok ama çook sevmesi.. Bütün çıkmazlarda zekasıyla sentezlediği soğukkanlılığı ve aldığı kararlar-kusursuz planlar.. İzleyicinin haklı ve masum bilip bağrına bastığı W.W.'ın, ''ailem için'' niyetiyle araladığı uyuşturucu ticareti kapısından, en son meth pişirme tanklarını öpe-sarıla ölmesine kadar ki bu uçurum evreler arasında, seyirciyi de işin içine katıp adeta uyuşturup ''Walter White olsam'' hissinden bir an uzaklaştırmadan izlettirilmesine kadar.. Kendisiyle birlikte ağır ağır ailesini de bataklığa sürüklemesi, bunu hem kendini hem ailesini kandırarak yapması ve yolun sonu. Hepsi hepsi muhteşemdi.
/ Eveeet, sigara dahi kullanmayan çok sevgili Walter abimiz hastaydı,acilen para bulması gerekiyordu. Hepimizin, ölümene sahiplendiği o zekasını uyuşturucu üretmekte kullanması gerekiyordu! Karavanda bu işi yürütmeye başladığı zamanlar küçük çaplı bir sempati ve saygı duymuştum kendisine, yalan yok. Hatta bu yolda öldürdüğü ve asitte eritttiği o iki genç abimizi öldürmesini bile anlamıştım bir yerde ama bu anlayış benim için kısa süreli oldu. Bitmek bilmeyen egosu, hırsı ve bu işi, kendi yeni aksiyon dolu yaşamı için yaptığını ikinci sezonda malesef görüverdim. Benim talihsizliğim buydu. Tucoyla tanışması, onu beraber iş yapmaya ikna ettiği bölüm elbette hepimizde kimyaya, bilime karşı bir ilgi doğurttu. Tuco'yu öldürünce de hepimiz rahatladık, çünkü su testisi yine su yolunda kırılmıştı. Peki Walter'ında koşar adımlarla koca bir su testisine dönüşmesi ? Bunu es geçtik. Çünkü kahramanımız o bizim.
Bölümler ilerledikçe Walter'ı sevmek için sebepler arıyordum ki Jane'in cinayeti girdi bu kez araya. Gerekliydi dediğinizi duyar gibiyim. Hiçbir şey ta en başından beri gerekli değildi. Artık bana göre işin tüm rengi değişmişti ve Walter için son ve kesin kanaatimi Jane'in ölümü ile birlikte netleştirdim. W.W. artık önünü alamadığımız bencil, soğukkanlı, kibirli, hastalıklı bir katile dönüşmeye başlamıştı. Bkz. Gustavo Fring'in ölümü ne kadar işinde usta ve tehlikeli bir katil olduğunun kanıtı. Küçücük bir Brock'u zehirlemesi zaten dozu ayarlanmış gibi bir mazeretin ardına sığınılamayacak kadar insanlık dışı. Mike'ı giderayak vurması. Bir tek Hank'i kurtarmak için çok çabaladı, eyvallah ama ya Jesse. Sevdiğini, sonuna kadar koruduğunu düşündüğümüz ortağı Jesse? Öldürtmek istemesi ?
Adamın cinayetlerinin önünü alamamaya başlıyoruz ama hala fanatikleri mevzu bahis. Bir katilin fun'ı olunur, anlarım, bir uyuşturucu satıcısının fun'ı olunur onu da anlarım. Kötü adamları sevebiliriz ama birilerinin iyiliği için bunca kötülüğü yapanları? Benim tepkim de nefretim de buna. Dizi final yapmış, Walter ''kendim için yaptım'' demiş, Fun'lar hala ''ama ailesi için başladı'' şeklinde yorumluyor. afedersin akepelimisin? :)
Adam sanki yaşıyormuş gibi, dizi karakteri değilmiş gibi sinirliyim hala yaa :)
Bunlar sayesinde de sönmüyor nefretim.
Artık beşinci sezonun sonuna doğru Jesse Pinkman ve Walter'ın çölde buluştuğu . Walter'ın Jesse'ye ''hadi git burdan, hayatını kur'' tabiri caizse ortalıkta çok dolanıyorsun dediği sahnede, Jessenin ağlayarak delirip ''Gitmeyi kabul etmezsem beni de öldüreceksin değil mi ?'' dediği sahneyi izliyoruz. W.W. Jesse'nin üzerine yürüyor, Jesse korkulu gözlerle öleceğinden emin sonra ki hamleyi bekliyor. Jesse ve sadece ben orada ne olacağını kestiremediğimiz için (ikimiz çünkü bizim dışımızda herkes Walter'a güveniyor) bile Walter'dan nefret ediyorum.
Yahut ''ailesini tek düşünen Skyler'', Gustavo cinayetinin olduğu gün, Hank ve Marie'nin evinde her şeyi bilerek susarken ve korkudan ölerek Walter'dan telefon beklerken adamın arayıp hiç bir şey olmamış gibi '' Her şey bitti. Ben kazandım'' demesi.. Herif sülaleden rahat. Zaten Walter'ın içindeki zehrini alelen açık ettiği bu sahne, Walter bencil değil, diyerek reddedenlerin bile gözüne gözüne sokmuştur.
Final bölümünde Skyler'a olan itirafıyla benim haklılığımı, ''ben demiştim'' seviyesinde arşa çıkardı.''Her şeyi kendim için yaptım'' YES BİTCH.
GO and FUCK YOURSELF
Gelelim Jesse Pinkman'a yo!
Jesse uyuşturucu bağımlısı da olsa, keş diye güvenilmez olarak dışlansa da ben bu çocuğa hep güvendim. Jesse, Walter'a bakarak aydınlık taraf diyemem belki lakin ilk bölümlerden itibaren kabul edelim onun merhameti hepimizin sempatisini kazandı. Asla değişmedi. Olmadığı biri gibi davranmadı, olduğu gibi davranması da başına türlü belalar açtı. Duygusal çıkmazları çoğu izleyicisini sinirlendirse de ben özellikle o uyuşturucuya bağlı depresif halleri çok sevdim. Ailesiyle arasındaki kopukluk, onları çok özlemesi, kimseye direkt zarar vermek istememesi, çocuklar söz konusu olduğunda gözünü kararttığı, kimi zaman kendini siper ettiği o aşırı hassasiyeti, Jane'in ölümünden sonra ki bunalımları, dik başlılığı, özgürlüğünün elinden alındığında Brock için yeniden kaçmaya çabalamaması, çabuk dağılması, kolay toparlayamaması her şey, her şeyini seviyorum. Bir taraf seçilecekse Jesse diyeceğim..Yine yorumlardan okuduğum kadarıyla Jesse'nin, Walter'ı safdışı bırakıp Gustavoyla pişirmeye başlamasının üzerinde çok durulmuştu. Sanki Walter'ın Jesse'ye yaptıklarını bilmiyormuş gibi her şeye Walter'ın gözünden bakan o kitle varya o kitle. Jesse, Gustavoyla anlaşmasında zaten, ''Walter'ın başına bir şey gelirse anlaşma bozulur'' dedi. Demedi mi? Dedi. Walter N'aptı ? Ha ! N'aptı ?
Onca duygusal çalkantının içinde hep bir insani taraf. O kahrolasıca piyasa sana çok şey borçlu, teşekkürler JESSE PİNKMAN. Huzurlu bir hayatın vardır umarım.
Her Şeyi Bilmek Ancak Bu Kadar Ağırlık Yapar Kişisi, Skyler White Yine dizi yorumları diye gireceğim mevzuya fakat bu kısmen bir karşılaştırma, çemkirme yazısı oldu bile çoktan.''Siz hepiniz, ben tek'' cinsinden. Skyler'a edilen küfrün ben artık bir süre sonra seceresini tutamadım. Kadının çok görünmediği bölümlerde dahi kendisini anıp'' Skyler denen kaşar yoktu, ne güzel bölümdü'' yazmışlar hatta :) Herkes Skyler'ın Ted ile ilişkisine sarmış halde geçirdi resmen iki sezonu, yine benim aksime. Evet Skyler bunu yaptı, bu biraz yanlış bir seçenek AMA Skyler kocasından ayrılamayacağı için bir günah işlemek durumunda hissetti kendini. Bunun psikolojide kesin bir adı vardır. Bir günah işlerse eşit sayılacaklardı ve affedemese bile en azından evde kalmasına izin verebilecekti, bunu Junior Walter için yapacaktı. Siz elbette bunu tercih ederek görmediniz çünkü ailesi için uyuşturucu ticareti yapan, katil olan egoist bir adama tutuklu kaldınız ve namus namus diye atan kalpleriniz. Skyler'ın aldatmasını, kocasının can almasından, insan zehirlemesinden daha namussuz bir şey belledi. Şaşırmıyorum.
Yaptığı çıkarımlarla, iş hayatındaki başarıları ve prensipleriyle, Walter'ın onu kandıramamasıyla, duygusal dehlizlerden çıkması ve çıkamamasıyla kısacası zekasıyla dizideki favori karakterimdir.
Bu da böle biline..
Dizinin kuşkusuz herkesçe sevilen ismi Soul Goodman Diziyi soğutan,ferahlatan karakterdir, net. Parayı sevmesi, dedektifler ve polislerle olan dialogları, Jesse'yi kontrol kabiliyeti, Walter'a olan sadakati, sıra dışı ara buluculuğuyla kendini göründüğünden daha çok merak ettirmiştir şüphesiz ki yeni diziye talep olmuştur. Seni Seviyoruz Soul Goodman.
Marie ve Hank Çifti
Marie'yi nedense tüm yaşanmışlıklara rağmen Skyler'dan daha mutsuz bir kadın olarak gördüm. Sebebi aşikar benim açımdan ama kanıtlarla gelmedim. Sevgili Hank Schrader kabul edelim ki Walter'a karşı çok delikanlı mücadele yürüttü.. Düştü ama asla yılmadı. Yine zekasını, kararlılığını, bakış açısını hep başarılı bulduğum istikrar dolu bir karakterdir ama şu Walter'ı iş üzerinde yakalayamadan öldün ya! Yattığın yer nur dolsun, Walter gün yüzü göremedi sevgili Hank Enişte, rahat uyu. Dünya yine kötü bir yer olmaya devam ediyor tabi Ha Walter'la Ha Walter'sız.
LYDİA ve GUSTAVO
Gustavo'nun o beyefendiliği, o kibarlığı takdire şayan. Hiç şüphe çekmeksizin uyuşturucu ticareti yapacak bir adamı o kadar gerçekmiş gibi oynadı ki o siyah insan teniyle. Hayran bırakan o soğukkanlılığı. Daha iyisi olamazdı, daha iyi de oynanmazdı. Lydia'nın o gergin, tedirgin, takıntılı, hastalıklı uyuz hallerini de sevdim. İkisi de ne kadar kusursuz ve garanti iş yapmayı seviyorlardı değil mi? Tahmin ve isteklerim doğrultusunda, sonları da çok bulmak istediğim gibiydi.
SEVİLENLER
Filmin görsellerini, görsel gerçekliğini asla yabana atamam.
Su götürmezdir bir gerçek ki her sezondan efsane sahneler çıkar.
Mesela Gustavo'nun ölüm sahnesi benim favori görselimdir. Defalarca seyrettim ve seyretmeye devam edeceğim.. Atm ile adam öldürme, ilk sezonda küvette asitle insan eritme, karavanda benzinsiz kaldıkları bölümün tümü, Jesse'nin dayak yediği sahneler, kuzenlerin cinayetleri, Gustavo'nun soğukkanlı cinayetleri, Walter'ın kaçmak üzere eve geldiği, Skyler'ın paranın bir kısmını Ted Beneke'ye verdiğini öğrendiği o kısa delilik saçan sahne, bak o enfesti.. Aslında kısaca içinde aksiyon ve beyin olan her şeyini sevdim. Karakterlerin hepsini seviyorum. Ondan çokça bahsettim. Ve bir şeyi sevmek tümüyle sevmek olmuyormuş bazen, bu benim için ilktir. Burada keşfettim.
Sezon ve bölüm sayısı da abartmadandı ve final tadındaydı.
Aile bağları, ailenin ve huzurun her şeyden evvel oluşu finalde tümden gelim açısıyla beni doyurdu.
Parayı harcayamamaları. Haydan gelenin Huy'a bile gidememesi. FUCK THE MONEY
VEDA Ay bir de kağnı gibi diziydi. Patladım. İzleyipte yarıda bırakmamak imkansızdı, zorla izledim, kimseye zorla izlettirmemeye and içtim. 4. ve 5. sezonlar daha akışkandı evet, kabul.
Zaten diziyi izleyenler ikiye ayrılıyor olabilir. İzleyip bırakanlar ve İzleyip W.White Fun'ı olanlar.
Ben sonuna kadar getirip Walter White Fun'ı olmadığım için endemik bir türüm yine kabul ediyorum.
Uyuşturucuyla ilgili sosyal içerikli mesaj vermeden örtüyorum.
Çok eleştirel oldu farkındayım. Tartışmak isteyen olursa seve seve.
Hoşçakalın.
MAHİNUR