3 Ocak 2018 Çarşamba

0

Bir anlamı olsun.

   
Çizim Serkan AKYOL'a aittir.
     Anahtarımı almadan yahut kettle'ın fişini çekmeyi unutup evden çıkmışlığım yoktur ama evet her defasında panik yaratırım ama hayır, yoktur. Gece kontrolümü kaybedip beni eve bırakın dediğim de olmamıştır. Tanımadığım odalarda da hiç uyanmadım dolayısıyla. Sonunu hesap etmediğim-edemediğim hiçbir durumda doğrudan yahut dolaylı daha hiç olmadım.

         Gece dönüşte topuklu ayakkabılarımı elime alıp parmak uçlarımla kaldırımlarda yürümüşlüğüm, en az elli kiloluk valizimle, yirmi kiloluk sırt çantamı metro merdivenlerinden çekiştirmişliğim çoktur. Sinemaya, tiyatroya bir başıma gitmişliğim, iyilik yapıp denize atmışlığım.. Vardır, çoktur.
      Hayatımın, kararlarımın, mutluluğumun, hüznümün, sevincimin sorumluluğunu başkalarına yüklememek nihai amacıyla basit şeyleri istemeyi de unuttum galiba. Unutunca büsbütün sessizliklere sürüklendim, kabullenişlere ve isteklerimin üstüne gitmemelere..
    Hayatta kalabilmek için sana inançsızlığım..
    Çünkü ben zaten annesinin gelinlikli bebekler aldığı-barbielerle büyüttüğü, babasının itaat etmeyi öğütlediği-aklım sende kalmasın dediği, başında yemek yemesi için ayrı ,ders çalışması için ayrı ordu bekleyen şımarık kız çocuklarından olmadım hiç.
Kadere inandığım tek nokta beni, aileme göre eşleştirdiği noktadır, başlangıç noktası.. Yaşamın beni hafif hafif örselemesine hazırdım, bizimkilerde hazırladı, bilerek devam ettim. Örselemediğini düşünsen de temkin ve tedbirlerimin hep bu yüzden. 
       Seni her gördüğümde, ben hep kendimle rastlaştım. Seni kendimle tanıdım ama sırf kendimi sana anlatamamaktan korktuğum için geri durdum. Dizilere, sinemaya, yazılara sığınmak suretiyle yaşanan ve yaşanacaklardan kaçtım. Bir mektup daha yazıyorum sana, bu kez yayınlayabileceğim bir mektup.
Seninle suskunuz, endişeliyiz. Konuşulmayanların sonundayız. Belki konuşulacakların taa en başında..
    Vedalaşmalıyız yahut kucaklaşmalıyız artık. 
Seninle gülebiliriz. Yalnız başına yaşadıklarını benim yanımda da koyvermek iyi gelir belki sana, bilmiyorum. İlk tanıştığımızdaki o 39 derecelik hissi istiyorum. Sonumuzu buz kestiren umursamazlıkları değil. Kal demiyorum, ayakkabılarını giymiş ama bağcıkları bağlamamışsın, unutmuş olmalısın ama hatırlatmıyorum da. Ben hep burnumun dikine giderim ve
Sonumu hesapladım, burnumun diki seni gösteriyor.

0 yorum :

Yorum Gönder