2 Eylül 2015 Çarşamba

2

YEMİŞİM 25 YAŞ SENDROMUNU

Böyle 25 yaş sendromu, krizi falan diye şeyler duyuyorum. ONEDIO'da testler falan çözüyorum. Bu ne saçma şey, ben kendi kendime hallederim o işi deyip yazmaya koyuldum. Muhtemelen bir işe de yarıyor bu sendrom, gibi geldi bana. Böyle sanki bunca zamanın kattığı artılar ve eksileri topluyormuşuz gibi. Eksikleri bulmaya çalışıyormuşuz gibi. Sendrom deyince ''25ime geldim bir şirkete CIO olmayı bırak, müdür bile olamadım. Bugün üç-beş dönüm toprağım dahi yok, hala bir yerlerde kredi borçlarına falan da girmedim,aaaaaa o da mı evlenmiş, Aman Tanrım resmen çeyrek asır'' gibi yakınmalar kabul görülür ama ben sendromumsu bir şeyler yazacağım.Ve bu fikirle birlikte de seneye 1Eylül'e kendime hayali bir mektup yazmayı planlıyorum. Nerede ve neler yapıyorum, neler değişti, neler hala kalıcı diye ? Zevkli olursa size de önereceğim . Şimdi bizi bu sendroma sürükleyen en birinci neden olan İş ve kariyere uzaktantan bir Hii diyeceğiz.

İŞ VE KARİYER: Okul bittikten sonra bir süre işsizlikle boğuşup daha sonra kendini aslında yapmak istemediğin bir işin içinde bulmak başlı başına bir bunalım, ve direnseniz de gelip masaya kuruluyor. Aslında neyi istediğimi tam olarak biliyorum fakat şartları yerine getiremiyorum. Hala yılmadım. Kendi işimi yapmayı, şarapla uğraşmayı istiyorum. Tank temizleyip tıpa da takarım mühim değil. Bu kategori için kendinize güvenin, acele etmeyin, ümitsiz olmayın, gözünüzü dört açın diyorlar da yeter artık iyi şeylerin zamanı geldi ha ? (Bak bu soru bunalıma girildiğinin işareti olabilir.) Ben bir başağım, işimi severek yaptığımda kariyer kısmı, elbet daha hızlı gelişecektir. Garantili ;)

AİLE VE ARKADAŞLAR: Ailem konusunda her zaman şükrettim. Benim birey olduğumu kabul etmemeyi bırakın, liseden beri beni, bu çirkin dünyaya karşı hep dik durayım diye büyük bir titizlikle yetiştirdiler. Birey olarak yetiştirdiler. Fikirlerimi önemsediler. Annem, babam hep güvendiler. Bir yanlış bile yapsam akşam eve geldiğimde anneme anlatırdım, hala öyle. Babam dersen dürüstlük konusunda hassastır. Nerede ve nasıl olduğumu bilmem dahilinde her düşüncemi, planımı onaylar. Bende bu güzel insanları hiç üzmemeye hep özen gösteririm. Bir tane de erkek kardeşim var ki ''Lanet olsun bu kadar mükemmel olmak zorunda değilsin, bazen hata yap, bak pişman olacan demedi deme '' diyerek beni farklı işleyişlerle, eyleme dökmeye zorlar. Çok mutlu olduğum, iyi ki evlatları olduğumu düşündüğüm anne babam ve sevgisinden buraları komple yakacağım bir erkek kardeşim var. Çok şükür. Arkadaş seçme konusuna da gelirsek, çok arkadaşlığım bitti. Hiç biri sırtından vurulmak tabirine denkte düşmedi, şanslıyım. Bunda taktiğim de şudur, insanlarla arama bana yanlış yapamayacakları mesafeleri hep koyarım. Maddi ya da manevi, bir şekilde yaparım bunu. Kolay güvenmem. Güvenen olmaktansa güvenilen olmayı seviyorum. Bir durum varsa da ulu orta yaşarım zaten, herkese her şeyini anlatamayacak kadar da ketum biriyimdir. Sayılı dostlarım vardır. Hepsi de iyi ki varlar.

ERKEKLER: Ayy konu yine buralara nasıl geldi bilmiyorum ama bir çeyrek asırlık kadın ömrüm de bir kaç sağlam öküz gördüm. Bu konuya her zaman pozitif yaklaşmaya çalıştımsa da yok anacım, insan olanına rastlayamıyoruz. Bunun bunalımını şu an yaşıyor muyum? Hayır. Ama belli ki orta yaşa yaklaşan her kadın gibi benimde kaçınılmaz sonum. Aceleci davranıp, bir öküzü seçiverip kızlarla muhabbet arasında ''en kibar öküz hangisi, en paralı öküz seninki miydi, en pis öküz de şuncağıza denk gelmiş'' falan deyip yine de ''aman köşe de dursun da nasıl olsa hepsi öküz, bu da benim öküzüm'' dialoglarına dahil olacağım, şükürler falan edeceğim. ''How I Met Your Mother'' izlerken, şu şurda dursun diye aldığım derse göre de bu işler zorlamaya falan da gelmiyor canımcıım. Öyle akışına bırakıyorsun, bir boşvermişlikle değil tabi zamanı ve kişiyi kollayarak elbette. Sonra oluyor, yani olmalı... Bu vakte kadar mükemmel adamlarla birlikte olup, dillere destan aşklar yaşadım diyemeyeceğim ama ilişki biter bitmez bana bıraktıkları her zaman muhteşem olmuştur. Ders almayı hep sevmişimdir. Öyle erkeklerin arkasında depresyonlara giren bir tipte değilim, malumunuz. Hala inanıyorum, benim çok seveceğim diyemiyorum, mükemmel anlaşacağım bir erkek var ve bu aralar sanki onunla zaten tanısmışım gibi bir his var şuramda. Hayırlısı denecek tek madde de bu. Bunlar zaten çok detaylı yaratıklar muhabbet hiç bitmez de bende iş yok. Keseceğim burada.


İşin aslı şu ki, bunca zamanda olabildiğim en önemli şey İnsan Olmaktır.
Kimsenin bilerek isteyerek kalbini kırmadım. Kimseyi aldatmadım.
Kendim oldum, taklit etmedim. Kıskanmadım.
Arkamdan küfür edildiğini falan da sanmıyorum.
Her zaman tanıyıp tanımadan herkese yardımcı oldum.
Aza tamah ettim. Küçük şeylerle mutlu oldum.
Tabi her zaman en iyisini istedim.İnsanız yaahhğni.
Koşulsuz herkese selam verdim, sokak hayvanlarına da.
Kimseyi ''şu şurda dursun, lazım olur'' diye hayatımda tutmadım.
Hala gerçekleştirmeyi bekleyen bir kaç planım var.
Genel anlamda yaşamayı sevdim,Umarım böyle devam eder.
İyisiyle kötüsüyle çok şey gördüm. 
Bunun için herkese çok teşekkürler.
Şu an olduğum kadın, küçük bir kızken hayal ettiğim kadın.
Hatta biraz daha üst modeli :) 
25 yaşıma selam ederim. Güzel karşılasın beni :)

                                                                                                          İYİKİ DOĞDUM  

                                                                                                                      Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ




                                                                                       



2 yorum :