20 Mart 2015 Cuma

0

TİNDER Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ

   Sosyal Arkadaşlık Zımbırtısını! Pek yakın bir arkadaşımın ''İndir yavhu artık şu tinder'ı '' demesiyle ilk kez kullanmaya başladım .Öncesinde ergenliğimin daha başlarına gelen MIRC vardır.Simgesinde pacman vardı, adamları da pacman'in diskleri toplayışı gibi kadınlara saldırıyor hayal ederdim.Çok komikti. Siteye girer girmez bir erkek yığını düşünün işte.Garip garip nickler, enteresan teklifler,
numara dağıtan abazanlar. Bilgisayarı sadece hatun tavlamak ya da adam ayartmak için kullanan tipler işte. Şimdi çook gelişti o durum, hem iyi hem kötü yönde.MIRC 2000'li yılların başında kullanılmaya başlanmış. O zamanın avantajı daha az cesaretti sanırım. Numara vermeye, almaya bile korkardı insanlar.Numara değişikliği de büyük hamleydi,değiştiremezdik ;) Çok uzun sürmedi Allahtan o keşmekeşlik. Ulu orta, saçma bir uygulamaydı ama zamanında o vardı işte :D

     Tinder'ı kullanmadan önce  araştırdım. Yurtdışında ''FUCKBUDDY'' yöntemiyle kullanıldığını öğrendim .Saçma geldi. GPS'ten sana en yakın en beğendiğin adamla buluşup sadece sevişmek için bir site kurulması ve daha saçması ülkemizde de bu yöntemin tutacağına inanılması. Velhasıl kelam uygulamayı,''Türk kızları olarak Tinder'a dantel sermeye geldik'' sloganıyla.'' Tutmaz bu iş, diyerek '' bir merakla indirdim.

    Durum şu, kişilerin resmini,otobiyografisini ve yakınlık derecesini (GPS) görebiliyorsunuz, Tinder bunun dışında hiçbir kişisel bilgiyi vermiyor. Ben ismim Mahinur olduğu için çok zorlanıyorum. Facebookta aratıldığımda kolayca bulunabiliyormuşum..Diğer kutusu Tinder'da LİKE'lamadığım adamlarla dolu. Bende muhtemelen ismimi ''Merve'' olarak değiştirme yoluna gideceğim :) Malum 90'ların yarısı Merve ;) Durum şu, resmi sağa çekersen partneri beğenmiş, sola çekersen beğenmemiş sayılıyorsun. Sola çekipte pişman olursanız Vay halinize, bir daha rastlaşma ihtimaliniz biraz zor. Beğendiğiniz adam sizi like'lamamışsa herhangi bir iletişime giremiyorsunuz. İşin güzel yanı da o sizi LİKE'lamadan sizden kendisine bir bildirim gitmiyor dolayısıyla sizi beğenen arkadaşlardan da size mesaj &bildirim gelmiyor. İki tarafta birbirini beğenmeden tanışma ihtimalleri yok ve beni cezbeden de bu özellikti. Tinder bu özelliğiyle birçok arkadaşlık sitesine fark atar bence !

    Tinder'ı 5aydır falan kullanıyorum. 50 tane adamla konuşmuş, 11 tanesiyle buluşmuş, 3 tanesinde de aklım kalmış olabilir.Bu üç adamın ikisini yüzyüze görmedim.Ha iki tanesiyle de kıyak arkadaş olduk. Hatta biri blogda karikatürleri çizen karizmatik arkadaştır. 10 numara insandır. Yani ille de boyfriend-girlfriend bulmak zorunda değilsiniz. Bir süre sonra bu siteyi kullandığım için yakın çevremden küçük eleştiriler aldım. Senin gibi sosyal bir insan (diğer övgüleri saymıyorum) neden internetten arkadaşlık kurmaya inanır gibi laflar ettiler. Aslında çok basit, eminim kullanıcı arkadaşların birçoğuna da aynı soruyu soruyorlar.İçerideki adamlar günlük hayatımızda aynı yerden kahve içtiğimiz,aynı yerlere gittiğimiz, aynı iktidara küfrettiğimiz adamlar belki de aynı duyguları paylaşmayı aradığımız insanlar. 
    
     Ben niye mi kullanıyorum ! Samimiyetle söyleyeceğim, herhangi bir arayışım yok sadece eğleniyorum hepsi bu. Kaliteli adamlar tanıdım bir o kadar çirkinleri de var elbette.
Tinder'dan tanışıp sevgili olan tanıdıklarımda var.Ben ne niyetle kullanıyorsam, karşıdakine de o gözle bakmaya çalışıyorum. Evet hergün, her yerde kötü şeyler oluyor ama iyi şeyler de oluyor.Bu siteyi kullanırken de aklıma ''How I met your mother ''daki Ted geliyor. Hani sürekli hayatının aşkını arayan, her kız arkadaşını da hayatının aşkı sanan, aramaktan vazgeçtiğinde karşısına çıkan karakter:) Rastlantı güzel şeydir ama siz yine de çabalamanın önemini yabana atmayın ! Aşkı bulun, her nerdeyse :)

    Ama bu uygulamaların bizden aldığı şey şu ! BAĞLANMAK. Her zaman daha iyisini LİKE'larmıyım hissi ?Adamla ilerliyorsun, buluşuyorsun, seni eve bırakıyor,elini tutuyor.Eve gidip hemen kontrol ediyorsun ki, seni bırakır bırakmaz ''Tinder''da aktif. Çaktırmıyorsun,buluşma kötü mü geçti onu çözmeye çalışıyorsun. Yooo adam bir dahaki buluşmanın planını yapıveriyor. Hal böyle olunca veryansın başlıyor.Hani karakterler böyle ''herşeyi isteyen aslında hiçbirşey istemeyen''. Bir diğer adama diyorum'' Oğlum bak kit, sen elde avuçta durmazsın,başedemem senle'' -''Biz gerektiğinde gönlümüzü açmasını da biliriz''diyor. Bilemez yani, ihtimal yok. Tamamen fırlama !Mamafih Kimsenin birbirine tahammülü, saygısı olmuyor. Dediğim gibi ''Yenisini LİKE'lıyor''.Bir arkadaşımının sıkıntısı da şu, kızlarla buluşuyor ama aklı daha önce uygulama üzerinde konuştuğu ama buluşamadığı o diğer kızda kalıyor. Böylelikle İzdivaç programlarında kimseyi beğenmeyen Kezbanlarla yarışıyoruz hepimiz. ''EGOSİSTEM'' İnsanlar değerli, sizi de değerli kılan karşınızdakini değerli görmek. Ömrümüzün sonuna denk genç kalmayacağız,yaşamayacağız.Size yapılmasını istemediğiniz şeyleri karşı cinse yapmayın. Paranız, güzelliğiniz, karizmanız, herşeyiniz yerinde olabilir ama önce ''Karakter'' lütfen !


                                                                "Bir insana bir insan herhalde yeterdi."

                                                                 - Sabahattin Ali






6 Mart 2015 Cuma

2

hem ÖZGÜR & hem TUTSAK


Bu kadını tanıdığımda blog yazma fikrim yoktu ama kendi kendime ''bu olayı duyuracağım'' dedim.
Kadın olmanın zorluğunun daha çok konuşulduğu bu zamanda 'hazır yeri gelmişken' dercesine yazmak nasip oldu. Çokta iyi oldu.Bu kez beter bir kocayı, kadına kadının da erkekten beter kötülük yaptığını kulaklarımla duydum,klavyemle dillendireceğim. Ha şimdi bekarım falan ya, belki bunu anlatmamı bile ayıplayacaklar. Sizin ayıpladığınız şeyleri bu kadınlar yaşıyor. Umrumda değilsiniz.



  Tutuklu kalmıştı besbelli. Acı çekiyordu. Tutukluluk her zaman duvarlara bakarak olmaz bazen gökyüzüne bakarakta tutuklusundur.Tutukluluğun bu türlüsü daha yakıcıdır. ÖZGÜR & TUTSAK. Bu kadınla bir iş seyahati esnasında çok tesadüfi tanıştık. Otogardan aldılar beni, arabaya bindim, yanyana oturuyorduk selam verdi. Kafasını cama yasladı. Dertliydi belli, hem çook dertli.Eliyle eşarbını açmak istercesine kesik kesik nefesler aldığında anladım bunu. Uykusuzluğumun verdiği mallıkla onu böyle cesurca izleyebildim. Bizi seminere götürecek, aynı zamanda arabayı kullanan kişi iner inmez hıçkırarak ağlamaya başladı. Korktum çok. İlk kez gördüğüm insanlar sonuçta.Benim de mi ağlamam lazımdı ki ? ''Neyin ortasındayım ulan'' dedim.Toparlandım.Sırtını sıvazlayıp, n'olduğunu sordum.-Ailemin yanında dahi ağlamayı bırak, gık diyemedim. Sanırım seni bir daha görmeyeceğim, anlatsam, ağlasam dinlermisin ? dedi. Film gibi. Orada yapacağım daha parlak bir iş olmadığından, bir işe yarayım  diye düşündüm, elini sıktım 'Elbette'' dedim.


 Peşinden aylarca koşturduğu, sonradan da çok sevdiği adamla evlenme kararı almışlar. Esas erkeğimiz yalnızca buraya kadar ADam! ama. Esas erkeğin ailesi de kızımızı çok sevmiş, erkekoğullarına! münasip bulmuşlar.Anlayacağınız hemen kabullenmişler, gelinleri ne isterse almışlar, yapmışlar.Evlenmişler , anlı-şanlı hemde.Buraya kadar olan herşey evlenmek isteyecek bir kadının başına gelecek en iyi sekilde seyrediyor. Velhasıl düğün gecesi kızcağızın hayatı aksi yönde birkaç tur devir ediyor.İlk gece bizim kız, esas erkeğe kadın olamıyor. Çok anlayışlı çıkmış, zorlamamış kızcağızı. Günler, 3-5-7 derken geçiyor ve o iş hala olmuyor.Esas erkek hararet yapmaya, kızı suçlamaya aşağılamaya başlıyor.Zorla hastaneye gidiyorlar ki ''Vajinismus''
Kızın hastalığını kabul edemeyen esas erkek, aşkı, namusu, insanlığı yitirip tedaviyi reddediyor. Bi'düşün. Kadının alacağı tedaviyi reddetmek !!! Akıl hala ''Ne saklıyorsun, beni istemiyor musun'larda'' Tabii ''işgüzarlar ve herşeyi bilenler'' topluluğu anında iş başına geçiyor.Edepsizce baskı yapmaya başlıyorlar. Kayınbaba geliniyle yatak odasına girip, yatağı işaret edip '' Bu gece bu iş olacak''deyip tokat atıyor falan, öyle yüksek uçuyorlar.Kayınvalide, kızın ailesine gidip ''hasta kızınızı bize kakaladınız''diyecek kadar hastalığa hakim değil.Aile önceden bir deneyim yaşattırsaydı değil mi canım! Kontrol ettirseydi değil mi ya ! Görümce dersen, kocasıyla yaşadığı mükemmel seks hayatını güya örnekleyip, kızı iğneliyor. Yani anlayacağın, kıza tedavi ol deyip, şu süreci atlatmaya yardımcı kimsesi olmamış Azizim ! Bu arada esas erkek mühendis, onu bi diyim. Bir akşam kızcağız özenle iyi şeyler olsun şeklinde bir sofra hazırlamış,Esas erkek masayı görür görmez herşeyi alaşağı etmiş. Sinir harbiyle, kızın kolundan tutup ''Şimdi karım olmayacaksan, yürü git babanın evine'' diyerek iteklemiş. Kız yalvarmaya başlamış ''Seni çok seviyorum, yardımcı ol, tedaviye gidelim, benim kocamsın seni istemez olur muyum'' diyerek. Şu lafların bile üzerine hala kolundan sürükleyip kapıya götürmüş ama zınk diye geri çevirmiş.Ölüsü çıkar, mantığı hakim tabi.Kızın kafasını sertçe kapıya vurmuş, kız sendeleyip düşmüş. Oracıkta ırzına geçmiş.İşi bitince de ''Bak oluyormuş demekki, hastalık falan yok'' demiş Alçak herif. Kızcağız korkudan ne yapacağını bilmez halde sabahı sabah etmiş tabi. Kocası yatıp fosur fosur uyumuş.Sabah olunca koca işe, kız hemen ardında baba evine .Sonrası davalık tabi. Ayrılık ! Esas erkek manevi tazminat davaları falan sürüklemiş bizim kızı, bayağı hırpalamış.Boşanma sonrasında ''Gel çocuk yapalım,ailem seni kabul eder''tacizlerine başlamış. (Kabul edilmek) Ulan o anan seni doğuracağına taş doğursaydı, hiç olmazsa yaprak sarma falan yapınca üstüne kapatırlardı, ağırlık falan yapardın yahut fındık kırarlardı. Olmadı kapının önüne koyarlardı kapı kapanmasın diye, ağırlık ederdin, yine senden iyidi bee :@ Gerçi seni yetiştiremeyen o ana-baba ya neyse !

Bunların hepsini bir solukta anlatamadı mamafih. Gözlerinden kesintisiz akan yaşlar silindi,anlatırken sürekli af dilendi. Birkaç yerde küfür etmek dışında pek birşey söyleyemedim, ne denir ki zaten. Hem zaten dinlememi istedi benden.Hiç birşekilde birbirimizle irtibat kurabileceğimiz telefon, mail, feysbuk edinmedik. Zaten fazla utangaçtı, beni ikinci kez görse konuşamazdı bile.

Bu bir kadının hayallerinin, hedeflerinin yok oluşunun,cehaletin ,boynu bükük birini daha tanıyışımın hikayesiydi. Bazı yaralar, işte böyle baskıcı yerlerde daha şiddetli yaşanıyor. Derin acılar, daha sittin sene iyileşmez kadınlar. iyileşsin diye merhem de sunulmuyor zaten. Kadın ya bu, arsız. Sarıldım. Her yanı diken dikendi sanki,kirpi misali. Yürekten bir ''Hoşçakal, kendine iyi bak'' dedim.
                                                                               
                                                                             BİTTİ diyor, HASTA ANAMA BAKARIM ARTIK                                                                                                                                      Yalnızca hikayesini bildiğim ismini dahi unuttuğum kadına .